Kod Adı General
The General
1998
Ortalama Puanı: 7.4
Öykü
1980'lerde İrlanda'da zekice tasarlanmış bir çok soygunun yaratıcı beyni, "General" olarak bilinen Dublin'li ganster Martin Cahill'in hayatı.
Martin, 20 yıllık soygunculuk kariyerinde 60 milyon doların üstünde servet çalmış, ülkenin en aranan kişisi olarak başını sürekli küçümsediği polisle, IRA'yla, kiliseyle ve eyaletle belaya sokmuş, yakayı ele vermekten kurtarmış.
İki kadını sevmiş; karısı ve baldızı. İkisinden de çocukları olmuş. Gerçek kimliği muammalı olduğu için zamanında efsane haline gelmiş, hakkında kitap yazılmış, bu kitap sinemaya uyarlanarak ünü bu sayfaya kadar ulaşmış bir adammış. Gökten üç elma düşmüş...
Notlar:
- Paul Williams'ın aynı isimli kitabından uyarlama.
- Yönetmen John Boorman'da Cahill'in soygunlarından nasibini almış zamanında. Boorman'ın evinden çaldığı duvarda asılı olan altın bir plak yönetmene bu sahneyi filme dahil etmek konusunda ilham vermiş.
- 98'de Altın Palmiye'ye de aday gösterilen John Boorman, Cannes Film Festivali'nde en iyi yönetmen ödülü almış.
- Martin Cahill hakkında çekilen bir diğer film ise ülkemizde malesef <a href="http://www.zuxxi.com/sinema/film.asp?film=438">Sevimli Haydut </a>olarak bilinir, pek hazindir.
İzleyenler ne demiş?
güsel ama ben sefmedim....
aslında film yapı itibariile baya artıları olan bi eser. ama gene de konu beni pek sarmadı.türünün iyi örneklerinden beğenenler gidebilir ama dierleri için gereksis bi olay...bence gorulmeli..
hirsizlik yapmak icin hirsizlik yapan birisini ve onun cevresini cok guzel anlatmis bence film.. Alayci tavri da hosuma gitti. Ozellikle 2. yarisi cok guzeldi.İrlandanın hırsızı meşhur
Sevimli Haydut'u seyrederken Adamın böyle güzel bir ülkede neden hırsızlık yaptığını anlayamamıştım. Adamın tek geçerli nedeni egzantrik kişiliği ve vakti zamanında evinden atılması gibi görünüyordu. Dövüş Kulübü'ndeki gibi sistemden iğrenerek anarşist olmuş falan gibi gelmişti. Ama bu filim öylemi ya! İrlandanın yaşamak için çok zor bir yer olduğunu hissediyorsunuz. Parsızlık yüzünden, halk geleneği olduğu için, düzene başkaldırı olarak ve hatta cehalet yüzünden hırsızlığı anlıyor ve hakveriyorsunuz. İklim bile farklı iki film arasında. Biri irlandanın yazında, sadece güneşli günlerde, beriki sıradan irlanda günlerinde. İki filmde de soyguncu yaptıklarını oyun olarak görüyor. Ama Sevimli olanı sobe; general olanı el pişirmece. Bedelleri olan oyunlar daha heyecanlı değilmidir zaten? Bu filme gidin. Yine güleceksiniz ama damağınızda daha gerçek bir tat kalacak.herkeze hitap ediyo
filmin en önemli özelliği herkeze hitap atmesi yane sanatsal kaygısı olmasına rağmen ticari izleyiciyide sıkmayan film tam anlamıyla anarşist ve entellektüel bi hırsızın hikayesi (bu tip insanlar gelişmiş kapitalist toplumlarda çoktur ama türkiye gibi 3. dünya ülkelerinde pek raslanmaz çünkü onlar kapitalizmide plansız uyguladığından insanlarıda plansız hırsızlık yapar ve 2 gün sonra yakalanır hırsız o değilse bile karakolda suçu üstüne almak üzere bırakılır)belki biraz yanlış bi tanım olabilir ama onun gibi işte komik sahneleride olan bi film yalnız anlayamadığım bi şey var bu film normalde siyah beyaz çekilmiş ama ben perada renkli seyrettim. Neyse yorumum ticariye kaçtığı için filmi o kadar sevmedim ama sıkılmadımda çobuk tüketilen bi film ama cannesta en iyi yönetmen ödülünü nasıl almış bilemiyorum bruno dumondun insanlık ve atom egoyanın başka bir dünya gibi başyapıtlarına ödül vermiş bir festivalin bu ödülü bence zayıf kalmış