Rocco ve Kardeşleri

Rocco e i suoi fratelli

1960

Ortalama Puanı: 8.3

Öykü

Dul Rosaria ve dört oğlu yaşadıkları çiftlik kasabasından göçüp Milano'ya yerleşirler. Beşinci oğul hali hazırda orada yaşamaktadır zaten. Önceleri aile fertleri büyük şehirde yaşamanın getirdiği bir çok problemle karşılaşır fakat zamanla her biri kendi yolunu çizer. Simone boksörlük yapar, Rocco kuru temizlemecide çalışır, Ciro okur. Simone, Nadia isimli bir fahişe ile tanışarak deli divane bir aşk yaşar. Askerlik görevini tamamlayıp geri döndükten sonra Nadia ile aşk yaşama sırası Rocco'ya gelir. İki kardeş aynı kadına aşık olunca cinayete kadar uzayacak olan kavgalar başlar.

Notlar:

  • Giovanni Testori'nin romanından uyarlama.
  • 1960 Venedik Film Festivali'nde Luchino Visconti, Jüri Özel Ödülü kazanmış.
  • 1962 yılı Bodil Festivali'nde de En iyi Avrupa filmi kategorisinde Bodil Ödülü almış.

İzleyenler ne demiş?

  • Dünyanın Bütün Simonelerine Kafam Girsin!

    İzlemeyen okumasin

    Evet,dünyanın bütün Simoneleri birleşsin,kaybedecek birşeyleri olmasın,alsınlar kafamı içlerine. Filmi izleyip bitirdikten sonra o kadar öfkeliydim ki,aklıma Simonelerin kıçına kafamı sokmaktan başka hiçbirşey gelmiyordu. Rocco zaten Ciro'nunda söylediği üzere bir azizdi.Anlıyorum bunu.Ama onun yerinde olsaydım,ağabeyimdir demez,Simone'ye kafamı sokardım. Ciro ve Vincenzo çok işlevsiz idi.Daha doğrusu işlevsiz demek yanlış olur;getir götür işleri yapıyorlardı,ortamı zengin gösteriyorlardı;ama Simone veya Rocco kadar derinlemesine işlenmemişlerdi karakter olarak.Filmin Ciro'ya ayrılmış kısmında kendisini az görmemiz bile bunu göstermiyor mu?Ama sonuçta iyi bir görev adamıydı,olmasa yokluğunu hissederdim herhalde... Nadia ise bence filmin en trajik karakteriydi.Rocco iyilik yapacak diye hem sevdiğinden ayrı kaldı,hemde nefret ettiği birinin kollarına düştü.Ölümüde yaşadıkları kadar acıydı. Simone ise tam anlamıyla "habis muhteris" idi.Çok az filme bu kadar trajik ve bu kadar sinir bozucu bir "bad guy" nasip olmuştur herhalde sinema tarihinde.Bir baltaya sap olamaması,umutsuz vaka oluşuyla insanı kendine acındırıyor;kendini düzeltmek,iyiye doğru yönelmek konusundaki vurdumduymazlığı ile delirtiyordu. Velhasıl aklıma çiviyle kazınan karakterleri ve olay örgüsüyle film tam anlamıyla şanını hakeden bir başyapıttı.Karın yağmasıyla oğulların sokağa fırlaması,Rocco ile Nadia'nın kilisenin tepesindeki konuşması,Simone'nin Nadia'ya tecavüzü ve Nadia'nın ölümü gibi onlarca unutulmaz sahneyle doluydu,ekran karşısına çivilenmemi sağladı. "Venedik'te Ölüm" filmiyle hafiften ısındığım Visconti'ye bu film ile hayran kaldım.Diğer filmlerini tedarik etmek içün gaza geldim.Tavsiye ediyorum herkese...
    Puan: 10