Yağlı Kayış

  • Heh şööle. Dönelim biz gene ayı oyunlarına. İsme bak isme; "Yağlı Kayış". Önce oyunu bi anlatalım: Oyuncular arasında en salak olanın kemeri belinden çıkartılır. Ebe bu kemeri saklar ve "Evet arkadaşlar ehhueh" gibi sesler çıkartarak oyunu başlatır. Oyuncular kemeri aramaya başlarlar. Ebe, kemere olan yakınlığımıza göre "ılık, sıcak" gibi kelimeler kullanarak yardımcı olur. Eğer kemere çok çok yaklaşıldıysa "kaynıyooo" der. İşte bu laf edildiğinde tüm sinirler gerilir. Çünkü kemeri bulan kişi diğerlerine, yaradana sığınarak "şaka şuka" vurma hakkına sahiptir. "Kaynıyo" sözü ortalıkta çınladığı vakit kişi, "Allahım acaba kemere yakın olan ben miyim, yoksa başkası mı?" diye düşünür ve hayatı boyunca unutamayacağı ruhsal bir bunalım yaşar. İki alternatif vardır: Ya kemeri bulma hırsından uzaklaşıp dikkatlice diğer oyuncuları izlersiniz -ki kemer bulunduğu vakit hızla kaleye kaçabilesiniz - ya da vahşi duygularınıza yenilip kemeri bulmaya kitlenirsiniz. Ebe manyak gibi "kaynıyoo, kaynıyoo" diğe bağırırken siz de içinizden "evet ulan benim, ben bulacam" diye geçirirsiniz. Sonra birden bir gürültü kopar. Meğer kemer bir metre gerinizde olan arkadaşınıza yakınmış. "Şırrakk" diye patlar ensenizde kemer. "Hay toynağını sitiyim" diyerek var gücünüzle kaleye doğru koşmaya başlarsınız. Bu arada sırtınıza ve bacaklarınıza da bi kaç darbe alırsınız. Yemin edersiniz kendi kendinize "Bir dahaki elde hırsa kapılıp gözlemi elden bırakmayacağım" diye fakat nafiledir. Bu karakterinizde vardır. Oyun genelde "Hadi yeter, boku çıktı" cümlesiyle son bulur. Çünkü bir kaç el sonra insanlar intikam ateşiyle daha sert vurmaya başlarlar. Kemer tekrar ait olduğu yere döner ve grup sessizce dağılır. Dağılma sırasında biri mutlaka arkadaşına şu lafı eder: "Uff çok pis vurdun ya. Acıyo" Ben en çok bu oyunun oynandığı sırada çevredekilerin ne düşündüğünü merak ederim. Bir adam, elinde kemer, arkadaşlarını kovalıyor, yakaladığına indiriyor. İlginç.
    zuxxi