kastamonu'da okul takımıyla şehir meydanında duruyoruz. yanıma yaklaşan yerel halktan bir kişiyle aramızda aynen şu konuşma geçti:
- ee, siz ... üniversitesinden misiniz?
- evet. :)
- orada dersler hep ingilizce mi?
- evet. :)
- ben de gitmek istiyorum ... üniversitesine, ne yapmam lazım?
ben tam "işte şunları yapın, bunları yapın, falan filan..." diye anlatmaya başlamıştım ki, aniden duyduğum şu ara cümle beni sessizleştirdi:
- anladım. ben de çok çalışacağım, ... üniversitesine gireceğim, ingilizce öğreneceğim, sonra da samanta fokus'a mektup yazacağım. aşığım abi karıya.
cebinde samantha'nın kartpostalı vardı. sanırım sayın fox 30. meridyendeki aşığıyla hiç tanışmadı.