Beşiktaşım Benim, Biricik Sevgilim
İnönü Stadyumu'nda, gişelerin önündeki uzun kuyruğun ortalarındayız. Bilet kuyruğunda beklerken önümde 30-35 yaşlarında birisi var. Derken bir afacan, bu adamın (o kadar kişi varken onu neden gözüne kestirdi diye hiç sormayın) yanına yaklaştı ve aralarında şu diyalog geçti:
Çocuk: Abi be... Bilet param yok. Hadi para ver de, ben de maça giriyim.
Adam: Olmaz.
Çocuk: Hadi yaa... Abi para ver de ben de maça giriyim. Beşiktaş'ımızın maçını izliyim. (Duygu sömürüsü başlar)
Adam: Ya git başımdan. Hem bu kadar kişi varken niye benden istiyorsunki?
Çocuk: Abi sen iyi birine benziyosun.
Adam: Hem parayı verince senin bileti alacağın ne malum?
Çocuk: Abi o zaman sen al bileti, ver bana.
Adam: Ya git başımdan velet!
Çocuk: Abi nerede kaldı, DELİKANLI BEŞİKTAŞ'LILIK??
Adam: Ben ibne Beşiktaş'lıyım. Hadi git şimdi.
Çocuk: Hebehebe...
Sonuç: Delikanlılıkta mangalda kül bırakmayan Türk Erkeği'nin dünya görüşü, bu gibi durumlarda paçayı kurtarmak için namına yakışmayan laflar edecek kadar da geniştir.