zuxxi.com//sinema|geyiks

Vito Genovese

  • Üçüncü Göz - The Gift

    Gidilebilitesi yüksek

    Yukarıdaki yorumları okudum da. Çok yanlış düşünen arkadaşlar var. 1. Katie Holmes'in soyunması, Savaş Ay filmlerindeki gibi rating soyunması değil, gayet sanatsal bi soyunmaydı. Sonuçta sokak ortasında da olsa, canlandırdığı karakter ahlaksız bi karakterdi, kendisi değil. 2.Ayrıca Keanu'ya hakaret edenleri esefle kınıyorum. Erkekseniz bi daha sööleyin eheheh... 3.Orda gördüğünüz mikrofonlar düşündüğünüz gibi gözden kaçan mikrofonlar değil arkadaşlar. Bu ekran formatlarıyla ilgili bir şey. Format sayılarını unuttum ama hadi salladım 16'ya 8 bi formata göre çekerler filmi. Kameraman filmi çekerken kamerasında altta ve üstte çizgiler vardır. Filmin, bu ççizgilerin ortasındaki alan olduğunu düşünerek filmi çeker. Ama kamera tüm görüntüyü (çizginin altı ve üstü dahil) alır. Bu gördüğünüz mikrofonlar çizginin üstünde kalır. Ama sinema salonları filmleri oynatırken yanlış format kullanırlarsa, siz de mikrofonları görmüş olursunuz. Yani sinema salonlarının hatası... Yani amma yaptınız. Bu yapıtlara milyonlar harcanıyo. Kurgu murgu aşamasında milyonlarca kez gözden geçiriliyo. Öyle aptal hatalar yapıcaklarını nasıl düşünürsünüz. Aslında benim de başıma gelmişti. İlk önce American Pie'a bi salonda gitmiştim. Herşey normaldi. Ama ikinci gidişimde (farklı salonda) ortam mikrofon doluydu. Hata tüm salon filmi bıraktı. Mikrofonlara gülmeye başladı. Eheh... 4.Gelelim filmin adının yanlış tercümesine. Arkadaşlar. Bilmem farkında mısınız ama Gift 'in burda kullanıldığı anlamda Türkçe'ye çevirilmesi imkansız. Hadi imkansız diil ama çevirdiğinizi düşünün. "Hediye"... Evet nasıl oldu? Daha mı iyi? O yüzden bu çevrim farklılıklarını hoş görmek lazım... 5.Son olarak film iyi bir filmdi. What Lies Beneath ve Stir Of Echoes (Kevin Bacon filmi. Bunun aynısı) tarzı. İnsanı zaman zaman sıçratmayı başaran ve geren bi film. Cate Blanchett başarılı, Katie Holmes güzel, Giovanni Ribisi karizma, Hillary Swank ezik, Keanu Reeves de... Ben Keanu Reeves manyağı ve hemen hemen tüm filmlerini izlemiş biri olarak hayatımda ilk kez Keanu'nun oynadığı karaktere gıcık oldum. Kötü adamı ilk oynayışı diil bu. Much Ado About Nothing'te kötüydü, The Watcher'da da seri katili oynamıştı ve bundan kat kat daha kötüydü. Ama yine de süperdi. Burda tiksindim yane bi an. Yani nne biliim. Belki de filmin Cate Blanchett'in etrafında döndürülmesindendir. Yanni The Watcher'da olay bazen de Kiyanu abimin gözünden anlatılıyodu. Yani ööle işte. Sonuç olarak yeni bi şey vaadetmeyen ama germeyi de başaran bi film...
    Puan: 7
  • Yarışçı - Driven

    Ah ah ah! İlahi Sly!!!

    Evet sly abim senaryoyu yazmış ama acaba iyi mi yapmış. Bi kere bu kadar gaz filmlerin modasının geçtiğini hala anlamıyo ve eski popülaritesini bu filmle kazanmaya çalışıyo. HATA!!! Ah be Sly abim. 76'da yiyodu insanlar bunları. Şimdi diil. Sly bu filmi 4 senelik izlenimleriyle yazmış. Fakat gerekli anlaşmaları yapamayınca F1 işi yatmış. O da gitmiş bi sentez yaratmış. Yani boşuna bunun adını koymaya çalışmayın. Bu bildiğiniz hiçbir yarış değil. Indy Car demeyin çünkü Indy Amerika'da yapılır. Nascar demeyin çünkü Nascar bu tip arabalarla diil, bildiimiz taksi-dolmuşla yapılır ehehe. F3000 de demeyin. F3000'i 100 milyon kişi izlemez hem. Ayrıca Montoya gibi gerçek sürücüleri de işin içine katarak, olayı karman çorban bi hale getirmiş ve olayı özellikle bi yarış türü diil, motor sporları (daha dooru araba yarışları) olayına getirmiş. Ama onu yaparken de biraz hata yapmış. İlgilenenler bilir. Sürücüler ufak yapılı insanlardır. Çünkü sürücü ne kadar ağır olursa, araba o kadar yavaşlar. Mesela Schumacher 1.70 filandır. Ama filmimize bi bakıyoruz. Memo Moreno'yu oynayan Christian De La Fuente.... Aman yarabbi bu ne??? Herif kas yığını. Ben bunu ilk gördüm "Oha nooluyos" dedim. Bunun bindiği araba 50 mt bile gidemez. Sonracııma Jimmy Bly rolündeki Kip Pardue. Adam rahat 1.85. Naaptınız güzelim siz. Bu kadar uzun sürücü mü olur? Ama herif çok yakışıklı. Özellikle kızlar için görülebilitesi yüksek. Ayrıca eleman Yale'den mezunmuş. Ben dumura uuradım ilk duyduumda. Vay be. Gelelim Estella'ya taptım taptım. Oyş oyş. Gina Gershon her zamanki gibi çok güüzel onu geçiyorum. DeMille Bly rolündeki Robert Sean Leonard'ı ilk defa Much Ado About Nothing'te izlemiştim. Şimdi de takdir ettim. Stacy Edwards çerez niyetine konulmuştu filme. Burt Reynolds çok klişe bi karakterdi. Til Schweiger'se gayet başarılıydı. Gelelim tespitlere. Til abimizin oynadıı Beau Brandenburg rolü tam bi Schumacher göndermesiydi. Hırslı, çok çalışkan, kimse tarafından sevilmeyen... Ayrıca arabaları alıp sokağa fırladıkları sahnede bben koptum. Çünkü bu arabalar özel yapımdır. Sadece özel pistlerde (yani o gördüğünüz pistlerde) kullanılabilirler. Normal trafikte o arabalar çalışmazzzzz. Aynı bir-iki sene önce Irvine'ın başına gelen gibi. Gerçi onun sebebi düşük devirdi ama neyse ehehhe... Bir de Sly'ın hala bildik film kilişelerini kullanması sıkıcıydı. Birii bi terim kullanır. Yeniyetmeler anlamaz neden bahsedildiğini. Fransız kalırlar olaya. Sorarlar sazan gibi bu ne diye? (Paralar, dikey test...) Sly 70lere göre film yazıyor ama 2001 'deyiiz. Birinin ona söylemesi lazım. Şimdi sen o kadar eleştirdin. Ne diye aşağıdaki puanı verdin diyeceksiniz. Neden mi? Film o kadar şey söylesem de gazı veriyo. Harika müzikleri var ve gerçekten gazı alıyosun filmden. Her ne kadar klişelerle dolu olsa da. Ha aklıma geldi. Yapay romantizmi de tutturamamış Sly emmi...
    Puan: 8