noHut®

alırsın lastiği böle kafaya geçirirsin, sonra o yavaş yavaş kendini toplamaya başlar, saçlar da onunla beraber... tepede bi fıskiye görüntüsü. güler etraftakiler.

Ben küçükken onların şekillerinden etkilenerek sayıları onlara uyarlamıştım. 8 genç ve güzel bi kız, 7 ona aşık beyzbol şapkası takmış bir delikanlı, 9, 8'e aşık ama kötü biri, 6 ise 7 ile 8'in beraber olmasını istiyor ama fakir. Ayy böle uzayıp gidiyoo. Nelerle doldurmuşum kafayı. De git yaaa.

Çizgi filmin sonunda baba tonton merdiven olur, ailenin diğer fertleri basamaklara oturarak final yaparladı.

O diziden bize kalan tek yadigar bu iyi geceler muhabbetidir. Ailecek yatarız, ben ve kardeşim başlar: İyi geceler Küçük Jon, iyi geceler Elizabet, iyi geceler Mary, iyi geceler Mike, iyi geceler küçük Bo, iyi geceler ceyar... böle devam eder. Taaa ki annem hadi yeter uyuyun diye bağırana kadar.

Çorap almaya gittiğinizde anneniz sizin de elinizi yumruk yaptırıp çorabın ucuyla topuğunu yumruğunuzun üstüne sardı mı? Sözde o senin ayağının ölçüsünde oluyomuş. Tutuyo ama.

Havuzun dibinde oturma, yatma, yürüme, namaz kılma figürlerini yapabilenler nadide kişilerdir. Şahsen ben geçen yaz taktiği kaptım ve yapıyorum. Benden başka bi de Galatasaray'lı Suat vardır bunu beceren. Televolede gördüm.

Zagor, Tommiks, Teksas, Kızıl Maske gibi kitapların üstünden para kaydırırdık. Daha çok erkekler oynardı, ama benim küçük bir bavul içinde bi yığın bu kitaplardan vardı, bide ekipmanları: Üstünde para durmasın diye parlatmak ve kayganlaştırmak için ayakkabı cilası, kadife parçası falan... Onlara gözüm gibi bakardım. Oyun şöle olurdu; herkes cilalanmış kitaplarını yere dizer, sonra karşısına geçersin belirli bir mesafeden kitapların üstüne bozuk para atarsın, kimin kitabının üstünde kalırsa hop o kitap senin olur. Çok kazandım bu klasik kitaplardan ama bigün annem çok sinirlendi bodruma indirdi, başka bişi okumuyormuşum...