zuxxi.com//sinema|geyiks

Egeria

Tuğçe San

Bi şarkısı vardı hatunun, "Tuğçe San geliyor! Tuğçe Sann geliyooooorr!!Ahahahhaaaaaaaaaaaa hah!" şeklinde isterik kahkahalarla bezenmiş. O neydi öyle yaf?

Kumkum

Ben çizgifilmi falan bilmem ama, çok iyi bilirim ki bu Kumkum'un giyim mağazası vardı. Böyle taş devri karakterleri, elinde koca sopası bi çocuk sembolüydü galiba. Heralde çizgi filmden esinlenmiş olsalar gerek.

Panda

ama sonra 90'ların başında nasıl bi skandal patlamıştı, bu pandaları hazırlarken küflü çikolataları eritip onlardan yapıyorlarmış diye...

Bir Varmış Bir Yokmuş

Çizgi film şeklinde başlardı, "bir varmış, bir yokmuş, bir varmış, bir yokmuş, varmış yokmuş varmış yokmuş varmış yokmuş" diye müzik çalarken Yalvaç Ural'ın kafası ayni ritmle kaybolup belirirdi. Hatta şarkının ortalarda şöyle bi kısmı da vardı: "Yalancının mumlarını ilk akşamdan söndürelim, onu muma döndürelim..." Orda da çizgi Yalvaç Abi mumları söndürürdü. Sonra gene "bir varmış, bir yokmuş..."

Wind of Change

90'ların başında çıkmıştı Scorpions'ın bu şarkısı. Tüm yazlık diskoların favorisi olmuştu. En romantik anlar bu şarkıyla yaşanırdı. Bazen gecede iki kez çalındığı olurdu. Aynı şekilde evde yapılan gençlik partilerinde dansa kaldırma muhabbeti olunca bu şarkı konurdu derhal. "Taaake meee to the magic of the moment of the glooory niight... bla bla bla... winds of change" şeklinde giderdi.

Depitak

"Öp, Öp... Muck!" (yapış yapış bi öpücük sesi. iyyykk) Ne iğrenç bi reklamdı o be. Ya kadının tüysüz koltukaltı gösterilir, dolgun dudaklı bi erkek yan profilden gelip ağır çekim öpüverirdi orayı, ya da erkeğin tüysüz koltukaltını kırmızı rujlu kadın öperdi aynı şehvetle. Ayy yazması bile iğrenç.
  • Şeytan - The Exorcist

    incelenmesi gereken bi film

    İzlemeyen okumasin

    Filmi daha dun izledim videodan, daha once de Kanal D'de izlemistim reklamlarla bolune bolune, kotu bir ceviriyle ve eksik sahneleriyle. Taa o zamandan aklimda kalan, ezan sesiyle acildigiydi filmin. Neyse, konuya gireyim: Oncelikle Ellen Burstyn cok iyi, Requiem For a Dream'den de sonra koptum o kadina, mukkemmel bir oyunculuk sergilemis. O annenin caresizligini, gercek korkusunu tam, tam olarak yansitmis. Peder Karras(Jason Miller) de cok iyiydi, ve karakterinin o kadar ayrintili incelenmesi(kendi annesiyle ilgili ayrintilarin uzun uzun gosterilmesi)de gerekliydi bence. Pederlerin de "insan" olduklarini vurgulamis. Sirf Seytan'in sonra annesinin sesini kullandiginda adamin ne kadar derinden urktugunu ve etkilendigini gostermek icin bile kullanilmis oldugunu varsayarsak, yerindeydi ve istenilen etkiyi yaratti bence. Olayi dramatik hale getirmis. Vaazlar verirken, insanlarin en kritik anlarinda dondukleri pederlerin kendi hayat celiskisini gosteriyordu. Korktugunda onu rahatlatacak annesi olmadigi gibi, reddedilme de anneden gelmisti. %100 caresizlik... Evet, ben baskalarindan farkli ayrintilara taktim kafayi aslinda gorduguuz uzere. Yok kafa donmus, olmemis, yok hacla kendine tecavuz etmis... Baska seyler de var bu filmde. Mesela bana hastanedeki sahneler, en az kizin icine seytan girmis hali kadar korkunc geldi. Tibbin zorlayiciligi, o aletlerin canavar gibi gosterilisi, dokulen kan... kizin yuz ifadeleri, masumiyeti. Sonra psikoloji, psikiyatri. Bu alanlarin yetersiz kalisi fiziksel bir varliga karsi, ve bir insanin sadece ergenlige girdigi ve babasi olmadigi icin kafasinda bu tur halusunasyonlar uretebilecegi fikri... Doktorlarin da korkmasi. Bunlar da cok urkunctu. Filmde bir suru kopukluk ve hata oldugunu kabul ediyorum, ama gene de cok etkileyici bir kult filmi Seytan. Ayrica baska arkadaslarin da dedigi gibi, film romandan esinlenmis oldugu icin, yazar ne istemisse onu yapar ve bazi seyleri de okuyucunun hayal gucune birakir. Burada soz konusu olan da bu. Sadece degisik bir perspektif katayim dedim. Daha yazilacak, cizilecek cok sey var ama diyecegim son sey, bir anlama gelen, ustunde dusunulmus herseye saygim var. Bu filme buyuk saygim var... Ve puanim:
    Puan: 8
  • Kırmızı Değirmen - Moulin Rouge!

    ne biliimm

    İzlemeyen okumasin

    Ne biliim ikilemde kaldim... Guzel ama bence Nicole Kidman'la McGregor'un asklari inandirici degil. Cift olarak yakismamislar. Bir de evet muzikler iyiydi ama, kendimi bir Walt Disney muzikal cizgi filmi izler gibi hissettim... Yapmacikti bir cok seyi. Geyikti. Ote yandan "entertaining" ve cok renkli, kostumler iyi, sovun kendisi iyi... Sahne arkasinin katiligini iyi yansitmislar, sov dunyasinin acimasizligini... Ama bu Nicole'a isinamadim, niyeyse... Verem olayi da cok geyikti. Ama bilgisayar efektleri, grafik efektleri-yani goruntu efektlerine helal. Cok iyi. Gene de...
    Puan: 4
  • Bridget Jones'un Günlüğü - Bridget Jones's Diary

    Superrr

    Filmin sonu sacma diyenler, Briget cok itici ve geyik diyenler... Espiri anlayisiniz nerede? Ingiliz kulturunu anlamak, biraz da onlarin espiri anlayisini anlamak gerek bence-gerci film Amerikan ama... Sozum sudur: Cok keyifli, hos bir film ve Hugh Grant ve Colin Firth rollerine cuk oturmuslar. Herkes kendinden birseyler bulabilir. Sadece kadin filmi diyenlere katilmiyorum, erkekler de iclerinde ya bir Daniel, ya da bir Darcy barindiriyorlardir. Ikisi de birbirinden cekiciydi o ayri... Bence Bridget dogru adami secti. Hem son sahne de inanilmaz romantikti bi kere... Annesi de iyi bir tiplemeydi. Yok yok, bu film cok keyifli.
    Puan: 10