OKUYUN BU YAZIYI İBRET OLSUN
Harbi konuşmak gerekirse yazıların tamamını değil hatta dörtte birini dahi okumadım. En baştan itibaren göz gezdirdim yalnızca...Çoğu olumlu görüşe rağmen dikkat çekme arzusu sarmış olacak bazı arkadaşları yahut farklı olma kaygısı; öylesine laf olsun diye bir sinema eleştirmeni, biliri gibi yazmışlar/yorumlamışlar(!). Filme tiyatro gibi diyeni de şaheser kabul edeni de gördüm. Herkes farklı yorumlamış tabi ki filmi, ne de olsa kafalar farklı: Kimbilir neler neler geçiriyor aklından, iğreniyor senin güldüğün, "harika" diye çığırdığın yerlerde?... E dedim ya işte kafalar farklı diye. Benim takıldığım husus ise bazılarının hakikaten kafalarının farklı olması, neden mi farklılar diğerlerinden? Çünkü kafaları YOK!!! Ki doğru dürüst yazı yazsınlar...
Tamam bir filmi beğenmeyebilirsin fakat bu kadar da pervasızca eleştiremez, insanların hakkını yiyemezsin. Başta emeğe saygı gelir. Yazılarına şöyle bir baktığım ve takıldığım bi kaç arkadaş var : 1.si ilk yazının sahibi denyo diye tabir edebileceğim tip. Yazdığı yazı hiç birşeye benzememekle birlikte oraya verdiği notun sahibinin kendisi olduğunun, aslında o notun kendini tanımladığının farkında değil salak... Ne diyor yazı yazarken? "Çok çok kötü, rezalet, kusmak istedim." Emin olun kendisini görsek üzerine kusmak için bir dakika bile beklemeyiz. Yazısından belli ne kadar dangalak olduğu. Tabi ki herkes aynı filmi beğenecek diye bir yargı olamaz. Yapılması gereken hoşuna gitmeyen durumda dahi düzeyli bir şekilde kendi yorumunu yapabilmek, kendine sahip olmaktır. Diğer birkaç adam daha var böyle lavuk tadında davranan, onlara tek tek değil topyekün konuşacağım : Siz bu kafayla giderseniz sizden bi bok olmaz kusura bakmayın. Önce böylesine eleştirmek yerine biraz düşünseniz -Beyniniz olmadığından sizin için çok zor olsa gerek ama yine de bi deneyiN- en kötü dediğiniz filmden bile bişeyler bulacaksınız ama yok... Sizin için filmler illaki amerikan emp. örneği aksiyon dolu sahnelerle bezenmiş bilgisayar şaheserleri mi olmalı? Çoğu arkadaşta sezdim o düşünceyi, bir matrix/bir blade etkisinde kalmışlar her filmi onunla kıyas yapmaktan kendilerini alamıyorlar. Ben de izledim tüm bu filmleri ama her birini birbiriyle kıyaslamak yerine kendi içlerinde düşündüm. Ne yani? Vizontele'de Yılmaz Erdoğan Morpheus'un yardımıyla bulsa görüntüyü daha mı iyi olurdu ya da sarımsak özütüyle gezseydi belediye başkanı da dokunanları havada üç tekme arka arkaya atarak dövseydi?
Bu kadar yeter artık kendinize gelin. Salakça eleştiriler yapmak yerine düşünün aptallar ordusu!
Vizontele iyisiyle kötüsüyle başkaları ne derse desin iyi bir filmdi. Hiç olmazsa Türk Sinemasının ne kadar mühim bir yol katettiğinin resmidir. Bu filmdeki oyuncuları teker teker yazmıyor hepsini kutluyorum. Cidden güzel film olmuş, sağolun. Hele çekim teknikleri ve görüntü kalitesinin artmış olması da beni sevindiren diğer bir unsurdur.
Son sözüm Cem Yılmaz'a: Abi sen hakikaten Türkiye'nin sahip olduğu nadir kişilerden birisin. Helal sana,
Umarım böyle filmler çoğalır, çoğaldıkça salaklar azalır...
Puan: 8