zuxxi.com//sinema|geyiks

öhö öhö

Biberleyelim

topun adı "anber"di. hatta son sahnelerden birinde başındaki beyzbolcu şapkasının üstünde aynı savaş ay'ın ki gibi bir "A" harfi vardı.

Güvercin Takla

valla ben bu oyunun dört kişinin kıçlarını birleştirip, rüku şeklinde, kafalarını + işaretinin uçlarını temsil edecek şekilde durup birilerinin de bu artı adamların üzerine elleri kullanmadan taklayla atlayıp öbür yana geçmelerinden ibaret olduğunu hayal meyal hatırlıyorum, zira hiç oynamadım. yanlış hatırlıyor ya da atıyor olabilirim.
  • Sırlar Oteli - The Million Dollar Hotel

    ...

    dedim ve üç günlük kişisel bir rötar sonrası keyifle koltuğa oturdum. beklentilerim fazlaydı; buenavista social club(ın yönetmeni) ve bono adı filmle beraber geçip beni fazlasıyla cezbeden etkenlerdi. senaryoyu da okuduk az biraz... izlemeye kesin kararımı verdim... nefis bir şehir kesmesi+ bono'nun enfes müziği eşliğinde otelimizin çatısına indik ve... veeee... ve herşey ters gitti, suratım asıldı, moralim bozuldu sonraki dakikalarda... yanlış anlamayın beklediklerimi bulamamam değildi can sıkan, kesinlikle değildi... şu ki;can yakan birşey vardı görüntüler ve (bir çok izleyeni baygınlığa iten) diyaloglar bütününde..."deli olduğunuza kim karar verir? genel mi... diyelim ki verdi... izleyenler tom (tom) ve diğerlerini böyle(deli), kendisini de bu delilerden fazlasıyla sıkılan akıllı olarak gördü... farkeden ne?... acı, iftira, aşk, yalan, para,insanlar can yakıyor... "deli" de olsan "akıllı" da olsan... ... çatılara çıkın güzelliği farkedin
    Puan: 8
  • Vizontele - Vizontele

    gitmeyi planlıyorsanız, bir süre sonra gidin derim...

    sanırım sinema salonları "vizontele" ile birlikte ilk kez sinemaya giden insanlarla doluyor... bunu ukalaca söylemiyorum, filmin her repliğinde de gülünmez ki... keşke bir ay sonra gitseydim diye geçirdim filmi izlerken... (mevzu bahis salon da taxim de bir salon işte "genelde" sinema kültürüne sahip insanların gittiğini gözlemlediğim)... tekrarlıyorum bunu ukala ve aşağılayıcı bir tavırla söylemiyorum... filme gelince; bence filme ne beklentiyle gidilirse gidilsin hiçbirini karşılayabilecek kadar derin işlenen bir şey yok...(görüntü? o zamana dair yaşantı ve yaşananlar? komedi? sosyal kaygı?hüzün?)... "zaman zaman" güzel şeyler yakalıyorsunuz ama genele yayılan birşey yok... kişisel performans başarıları filmi kotarıyor denebilir belki)... (Yılmaz Erdoğan, Altan Erkekli özellikle ve birkaç isim daha)... son olarak söyleek istediğim puanın yanında da yazdığı gibi vakit kaybı değil ama başta dediğim gibi bir süre sonra ve mümkünse yalnız başınıza gidin...
    Puan: 7
  • Herkes Kendi Evinde - Herkes Kendi Evinde

    evet güzel...

    güzel hikaye bence... biri kaçmaya niyetli özünden, biri köklerine sarılmak için dönmüş, biri de arıyor ama neyi? (görünüşte babasını aslında kendisini)... şans mı yoksa çok mu tekrar edilen çekimler sonucu mu karar veremedim ama görüntüler (havanın filmin ruhuna göre değişmesi, meydandaki köpeğin ekrana girmesi, oyuncuymuş gibi senkronla esen rüzgar) çok tatlı... çok beğendim ben valla
    Puan: 8