Uffff, ne geyiktir! Aslında kızdan daha zordur damat adayının durumu. Hele bir de aile ile ilk defa tanışıyorsan. Köşede oturan, kız tarafını tutan yaşlı hala, teyze, dayının kendi aralarındaki fısıldaşmaların hepsinden kıl kapar, kulak kabartır dinlemeye çalışırsın, duyamazsın kafayı yersin. Kalkıp yanlarına gitmek de olmaz. Otur işte uslu uslu. Olmaz, duramazsın, biliyosun işte senin hakkında konuşuyorlar. Neyse çok geçmeden ortaya çıkar zaten sonuç. Eğer fısıldaşan iki kişi fısıldaşma tribinden sonra sana gülerek bakarsa tamamdır; almışsındır onayı. Yok şöyle bir bakış fırlatırsa boku yedin. Oturuşunu toparlarsın, ya da farkettiğin bi yamuğun (suratında salak bi gülümseme, açık fermuar, kayık kravat, yanlış iliklenmiş ceket düğmesi, burunda sümük, vs...) varsa hemen düzeltirsin ama nafile almışsındır eksiyi.
Bi de isteme aşamasına bi türlü geçemeyiş vardır. Anne ile baba sürekli kaş göz yaparlar ama bi türlü senkronize olup dalamazlar konuya. Çok yorucudur çok. Siz siz olun istemeye gitmeyin. Onlar halletsinler aralarında.