Tartışalım tabi ama...
Sevgili Zuxxi yorumculari. Siz de takdir edersiniz ki, burasi ne profesyonel bir sinema elestirisi meydani, ne de "sen ne anlarsin lavuk" kabilinden kelamlarla doldurulacak bir alan. Birbirimize salak felan demek de neyin nesi oluyor? Ukalalik patlattigimin farkindayim, lakin bu kadar çok yazinin arasinda neredeyse yüzde yetmisini eleyerek bitirebildim yorumlarinizi. Hani buralarda bir miktar tartissak, oyunculuk neymis nasil iyi olurmus birbirimizden ögrensek daha mi fena olur yahu?
Simdi gelelim film-i sahaneye: Gerçekten de güzel bir film. Oyunculuk çok çok güzel. Daha önceki yorumlarda da söyleniyor. Amerikan sinemasi kendi toplumunu yerden yere çalma konusunda inatçi bir tutum sergilemekte. Son zamanlarda hep beraber bu tür filmlerden izledik. Benim kanaatim bu adamlar bagimsiz ve yeni sol tabir edilen gayri-hollywood taifesi ve marvasini hollywood'a çekmenin bi yolunu buldular. Nasil bi mekanizma söz konusu bilemiyorum. Amerikan Güzeli bana sorarsaniz bu tür filmlerin iyi bir örnegi. Bu tür filmler, ya da senaryolar diyelim, ikiye ayrilabilir duruyorlar. Bir tarafda klasik film noir, aygitlari ve havasini kullananlar; beri tarafta ise lafi fazla dolandirmaktan hoslanmayan daha melodramik hikayeler. Ben tercihimi ikinciden yana kullaniyorum. Çünkü söyleyecegini fazla dallandirip budaklandirmadan gizleyip süslemeden söyleyenler daha içe dönük zekice buluslar ve duygusalliklar kesfedebiliyor (uçusan plastik posetin hüznü); öte yandan karanlik filmlerdeki süslemeler, gerilimin ve gizin olmazsa olmazligi pesinde kosarken daha ufak tefek vurucu noktalardan ziyade satafatli, dügümlü bir kurgu ortaya çikabiliyor. Ben tercihimi dobraliktan yana koyuyorum. Bu nedenle de Amerikan güzelini çok begendim. Begenmeyenler bence 'salak' kesinlikle degil! Ama bu ayrica kesinlikle zevk meselesi de degil bana kalirsa. Tavri ve fikri olan sinema filmlerini tercih etmek baska, bu tür filmler arasinda tür ve tarz tercihinde bulunmak bambaska seyler. Lafi uzattim gene, kusura kalmayin, son biseycik söyliycem: melodramlarin gücü bence suradan geliyor: Belli kaliplara sikismis türler dissal gelisme alanlari tükenince içlerine dönük olarak inanilmaz derinlikli (bu laf ne kötü yahu, dantel entel bi tandans söz konusu ama ne yapayim?) ürünler ortaya çikarabiliyorlar.
Puan: 8