zuxxi.com//sinema|geyiks

pete

Komedi Dans Üçlüsü

Filmin adı "ALİ, VELİ, DELİ"ydi. Nerden mi biliyom? Video furyasında kiralamış izlemiştik de ondan.

Rubic's Cube

O bahsedilen renkli kutunun adı "Sabır Küpü" idi. Karelerin üstündeki yapışkan bantları söküp, sonra tekrar düzgünce yapıştırarak, Hobaa çözdüm, diye hava atanlar da olmuştu. Tabii yutmadıydık.

Kadın Günleri

Akşamüstü okuldan bir donersin ki o gün annenin günü varmış. Mutfağa dalarsın; amanin da amanin, pastalar, börekler, çörekler. Annenin sesi gelir, "Dur oolum atlı mı kovalıyo, git üstünü değiş önce, elini yüzünü yıka." İyide o zaman işin tadı kaçıyo be anne.

Tarih Affetmez

Güzide TRT'mizin biz vatandaşları trafik konusunda eğitmek için kullandığı filmlerden birisiydi. Ankara'daki bir müzenin önüne suçlu kovalayan Amerikan polisi havasında bir arabanın çapraz şekilde zınk diye parketmesiyle başlar ve içinden inen keçi sakallı, yaşlı amcanın gazetecilerce çevrilmesiyle devam ederdi. Tarih profesörü olduğunu öğrendiğimiz amcamız "tarih affetmez" nidalarıyla gazetecilere başlardı anlatmaya. "Kral 3. bilmemkimin anlaşmayı Çarşamba değil Salı sabahı imzaladığını ortaya çıkardık arkadaşlar. Tarih affetmez, bu yanlışı da düzelttik, tarih affetmez." Bütün bu olanlar sırasında bir şahıs ikide bir profesöre arabayla ilgili birşey söylemeye çalışmakta ama her seferinde tarihin affetmeyeceğini bir kez daha ögrenmektedir. Sonunda profesör içeri gelen polisin "arabanızı yanlış yere parketmişsiniz, ceza kestik" demesiyle işi anlar ve kameraya dönerek o unutulmaz sözü söyler: "Evet tarih affetmez ama trafik hiç affetmez." Ne derece trafik canavarı olmamı engelledi bilinmez ama hala arabamı her park edişte hatırlarım o tombul, keçi sakallı profesörü.
  • Dar Alanda Kısa Paslaşmalar - Dar Alanda Kısa Paslaşmalar

    Görulmeli....

    Uzun zaman sonra Türkiye'ye geri dönünce kendimi Banu Alkan'ların, mafya dizilerinin, iyice kalitesizleşmiş, Amerikan kültürüne benzemiş, ya da benzemeye calışmış, bir sürü şeyin içinde buldum... Gördüğüm diğer filmlerde ticari kaygı taşıyan, oyuncularına (şarkıcı yada mankende denebilir) güvenen boş filmlerdi. Bence bu film ise bizden birilerini anlatıyor... Hayatında bir kez o mavi Blendax kutulu şampuanı kullanan, devlet dairelerine asılan Atatürk'ün 100. doğum yılı çıkartmalarını hatırlayanlar eminim filmi anlayacak, seveceklerdir... Oyuncular bence gayet iyiydiler... Erkan Can ve Savaş Dinçel'in yanında Rafet'in ne işi var, onu anlamadım ama açıkcası... Bazı rollere daha hakkını veren oyuncular bulunabilirdi... Yinede ben gidin görün derim... O filmde bizden bişeyler var...
    Puan: 10