Salondaki adamın puanları on dilde söylemesini kim unutur? Englınd nayn poyints, angle nöf puen, lingilterra nove pointe, frens tu poyints, frans dö puen, türki nah puen. Hala aramızda bu tür konuşmalar espri konusu olmaktadır. Dö puan mö puan vs...
"Bana bana (olur mu) bana bana (olur mu) bana bunu bana bunu bana bana yapamazsın ay ay ay ay". Hatırlamak bile istemiyorum. Timur Selçuk hızlı çaldıracam diye içine etmişti, zaten yeterince patetik olan şarkının.
yarışmanın yapılacağı gün bütün gazetelerde biz de puanlama yapabilelim diye puanlama cetvelleri olurdu. Yılbaşılarda verilen tombala ya da ramazanlarda verilen dini yayınlar gibi adettendi.
Bundan 2-3 sene önce 3.olmuştuk. Ülkede bayram havası esmişti. "Artık yabancılar da Türk müziğini beğeniyor." diye düşünüp sevindirik olmuştuk. Şarkıda ney ve bağlama kullanılmasından yola çıkarak "Zaten biz kendi öz müziğimizi yaparsak Avrupalılar bizim müziğimize hasta olur." diye palavralar sıkmıştık. Halbuki medyanın değinmediği bir gerçek vardı. Normalde Erovizyon'da puanlama her ülkede 7-8 kişilik bir jüri tarafından yapılırdı. Fakat o sene istisnai olarak puanlama yarışmaya telefonla katılan halk tarafından yapıldı. Türkiye'den arayıp Türkiye'ye oy verilemiyordu; ancak Avrupa'nın herhangi bir ülkesinde yaşayan Türkler, bizim şarkımıza oy verebiliyordu. Avrupa'daki Türk nüfusunun ne kadar çok olduğunu düşünürsek yüksek puan almamız normaldi. Yani bize oyumuzu yine biz verdik. Hatta türklerin fazlalığından dolayı Yunanistan'dan bile 10 puan aldık. O zamanlar Türk-Yunan kardeşliği hikayesi de yoktu. Yani yarışmaya "Ciguli" ile katılsak bile yüksek puan alacaktık. Bu konuda necip Türk milletini uyarmayı bir görev bilirim.
Sebebini hiç anlamadım ama bu yarışmayı hep İrlandalılar ve kuzey ülkeleri kazanırdı. Eskiden bi de Rum – Yunan dayanışması olurdu. Bize kimse dayanmazdı. Geçen izledim, bizimkilerle Yunanlılar birbirine oy veriyo. Dostluk hesabı.
Bi keresinde Belçika’dan 13 yaşında bi kız “Sandra Kim” bu yarışmayı kazanmıştı. Milliyet Çocuk bunu tanıtmıştı. Şöyle göbeğini ortada bırakan bişey giydiği bi resmi vardı. Anında çarpılmıştım. Sahi ne oldu o kız?. “Ulen neden gavur olmadık ki sanki?” lafını ilk o zaman söylemiştim. Düşünsene bizden altı üstü bi-iki yaş büyük. Bizde ise kara önlük olayı. Şimdiki liselere bakıyorum da aahhh ah.